an*ne
"Evet, bıktım usandım artık bu ruhu taşımaktan anne, günü gelse de kavuşsam o güneşin altında bütün sorunların küle döndüğü topraklara. Buraya ait değilim ben." . Bu hayatta en çok anneme kızdım ve bu hayatta yine beni en çok annem affetti. Canımı, herkesten çok annem yaktı ama bu hayatta bir tek ona küsemedim. Küsmek istemedim. Çocukken, o uyurken sessizce yanına gidip göğsünün şişip şişmediğini, beni bırakıp bırakmadığını kontrol ederdim. Bırakmasın isterdim. Kaybolmak, onsuz olmak ve kendi kendimin annesi kalmak istemezdim. Beceriksizdim ben. Sakardım da; öyle derdi sürekli. Annecilik oynayamazdım. Kendi kendimi doğurup bir canı sokaklara salamazdım. Saçlarını tarayamaz; omzumu ağlasın diye feda edemezdim. Her gece anne olup ölemezdim. Her gece ölür, öldürebilirdim içimdeki bir şeyi. Bir duyguyu, yaşanmışlıkları, yaşanılmış ama unutulmak istenenleri; hepsini öldürebilirdim. İçimde anne yoktu benim; sadece içimde benim annem vardı. Ben yoktum. Kalbim annemdi. O kim...