Evre-Novella


Hayır, ne aşık oldum, ne birini kaybettim, ne de bir sonuca geldim. Bilmediğim için yazıyorum. Ne aşkı, ne hazzı, ne acıyı, karanlığı; ne de yaşamayı.. Bilmiyorum. Bu duygular yok bende. Kitabımda da yok; mayamda da. Sizde bunu nasıl anlıyorsunuz?

Nasıl kolayca aşık oldum; acı çektim ben, diyebiliyorsunuz?

Bir şey biliyorsam eğer siz neredeyseniz ben orada olamıyorum. Evrelere bölüyorsunuz kendinizi. Oldurmaya çalışıyorsunuz zamana kendinizi. Ne bu hayatın evreleri dediğiniz şey? Bas bas bağırıyorsunuz. O, bu evredeyim, hayatımın şurasındayım, burasındayım... Neredesiniz? Nerelerdensiniz? Beni de sokmak istiyorsunuz evrelerin koynuna. Yalvarmaktan nefret ediyorum. Ama yalvarıyorum. Tanıdığım, tanımadığım herkese yalvarıyorum ki yok etmeyin yok oldurun artık beni. Nereden olduğumu da unutun. Evrelerin değil, evrenlerin tuzağına yollayın beni. Yollayın beni bir yere. Uzak olsun. Sizden çok, uzak.

Barınamıyorum. Hani temel ihtiyaçtı barınmak? Barınamıyorum ben sizin aranızda. Sıkışıp kalıyorum. Yadırgıyorum yerimi. Bir çocuk gibi huzursuzum. Çocuk gibi ağlıyorum uykularımda, kabuslar görüyorum gecenin koynunda. Bilmiyorum, yerim yok. Bir yorgan altına bile sığamıyorum aranızda. Bir valizin içinde cenin olmuşum da dudaklarımın arasındaki fermuar sayenizde şiddetle çekilmiş gibi hissediyorum. Yorganımı istiyorum, koyun onu da valize. Yollayın beni bir yere. Uzak olsun. Sizden çok, uzak.

Meselelerin, tereddüt ıstıraplarının, keder yumağının arasında yok oluyorum. Yok olmak zorunda kalıyorum. Var olmak değil meselem, yok olmanın da yok olmaması. Kendimle de değil mücadelem. Onunla. Tanıştıramam sizi onunla. Beni mahvediyorsunuz onu tanısanız silersiniz bu dünyadan. Silginiz de yokken. İstemezsiniz aranızda, dışlarsınız oyunlarınızda.  Atın beni, bulaşmayın şimdilik ona. Yollayın beni bir yere. Uzak olsun. Sizden çok, uzak.

Bir şey biliyorsam eğer yapamıyorum uzakta. Çok uzak olsun olamamak.









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Ormanın içinde, bataklıkta bir çiçek. Lotus Çiçeği.”

“Bomboştu gözlerin. Kendimi göremedim.”

O Mutlu An.