Yaşamak, Yu Hua

Yaşamak.
Acıyı, mutluluğu, iyi, kötü kısaca her günü bir hayata sığdırmak...Yaşamak budur.
İşte bu kitap, hayata sığdırılan her duyguyu bir hayat hikayesinde bir kez daha gözlemlediğimiz bir kitap.
.
Aile servetini kumarda kaybeden Fugui'nin ailesine ve toprağa bağlanmasını ve onun yaşadıklarını anlatan kitap hayatın her alanına eleştiri getirebilecek nitelikte bir kitaptı. 

"Yıllar sonra, yaşlı öküzüyle tarlasını sürerken tanıştığı bir yabancıya hayatından söz etmeye başladığında, şımarık bir gencin başına gelenlerden fazlasını sayıp dökecektir bu yüzden: Fugui, kendisiyle birlikte altı insanın hayatını, kaderin sürprizlerini, yaşamın acılarını ve sevinçlerini anlatır. "

       Çin'in yaşadığı siyasi kargaşa ve bunalımlar hakkındaki sistem eleştirisi bir köylü aile üzerindeki etkileriyle yansıtılması çok etkileyiciydi.
Köydeki herkes denilen her şeyi sorgulamadan kabul ediyordu. Çünkü yıllardır her ülkede olduğu gibi devleti eleştirmekten korkuyordu insanlar.

“Tencerelerim parçalandı, evim yakıldı, öyle görünüyor ki sıra ölmeye geldi.”


"Bu savaşa karşı nasıl direnebilirdik, ne yapabilirdik? Tam anlamıyla çaresizdik."

Savaş her ne kadar kimimiz için tarih dersinin bir konusu olsa da savaş yıkımdır. Bu kaosun içinde kalmış insanların çaresizliğini, ümitlerinin tükenmesini görüyoruz bu kitapta da. Herkes korksa da nefes aldıkları sürece hayatlarını sürdürmeye çalışıyor.

“Ama Fugui tamamen farklıydı. Geçmişi düşünmekten zevk alıyordu. Hayatı hakkında konuşmaktan hoşlanıyordu. Sanki bu şekilde hayatını tekrar tekrar yaşayabiliyordu.”

     Fugui geçmişini anlatmaktan hoşnut olan bir karakter. Kumarla fakirleşmenin ve sonrasında başına gelen her felaketin onun kaderi olduğuna inanıyor; ölümü, açlığı, sefaleti her şeyiyle kabul ediyor. Anlattıkça da zihninde bu anları tekrar yaşıyor. Fugui benim için insanlığın temsili bir karakterdi. Günahlarıyla sevabıyla her şeyiyle bütün insanlığın sembolüydü.
     Kitabın tartışmasız en iyi karakteri benim için Fugui'nin karısı Jiazhen'di. Yaşadığı her şeyi olgunlukla karşılayıp ailesi için acısını kalbine gömen; Yatağa bağlı olmasına rağmen ailesine düşkünlüğü, beni çok etkiledi. Zengin bir ailesi olmasına rağmen ve evine dönebilecekken kendi ailesini asla bırakmaması ve hayatını kabullenmesi benim gözümde onu kitabın en iyi karakteri yaptı.
Hastane odasının meteforlaştırılması da büyük ihtimalle kitabın benim için punctum anı olacak.
     Spoilerlı bir yazı yazmak istemediğim için detaylara inemiyorum fakat kitabın her sayfasının acıyla dolu olduğunu ve bu acının bir kademe yükseldiğini söyleyebilirim.
200 sayfalık kısa bir kitap olsa da uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplardandı ve okumayan herkese okumalarını öneririm.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Ormanın içinde, bataklıkta bir çiçek. Lotus Çiçeği.”

“Bomboştu gözlerin. Kendimi göremedim.”

O Mutlu An.